Sosyal Medya

Makale

'Duyarsızlığın siyasallaşması…'

Kürt siyaseti açısından TürkiyelileÅŸmenin herkes tarafından görülen ironik tarafı, kendileri Türkiyeli olmayan bir cenahla gerçekleÅŸtirilmeye çalışılmasıydı. Öcalan bu basit gerçeÄŸin farkında deÄŸil miydi, yoksa bilerek mi yaptı bilmiyoruz. Belki de çıkış noktası tam bu olmamakla birlikte süreç içerisinde Kandil’in belirleyiciliÄŸi ile bu duruma gelindi. Ama ÅŸu anki HDP’nin Kandil açısından epeyce ‘kullanışlı’ hale gelmesinin zemini pratikte böyle saÄŸlandı. Siyasi tercihlerin önüne her gelindiÄŸinde iç tartışma HDP’yi Kürdi olmaktan ziyade ‘devrimci’ sol bir çizgiye doÄŸru itti. Kısaca söylemek gerekirse, Kandil kendi Kürt partisi HDP’ye ÅŸiddet yanlısı arkaik solu bekçi kıldı…

Söz konusu strateji Kandil’in Suriye siyasetine destek vermek üzere kullanılırken, örgütün Türkiye tabanında çatlamalara neden oldu. PKK/HDP’ye destek veren kitle bütün çaÄŸrı ve zımni tehditlere raÄŸmen ‘öz savunma’ davetine icabet etmedi. Ayrıca PKK’lı ‘deÄŸerli aileler’ düzleminde bile büyük bir kopuÅŸ yaÅŸandı. Örgüt yüzlerce mensubu ve akrabaları için infaz emri çıkarmak zorunda kaldı. Mantıken böyle bir dağılma sürecinin hükümetin elini rahatlatması, boÅŸluÄŸu dolduracak adımların atılabilmesi gerekirdi. Ama öyle olmadı… Özel tim mensuplarının duvar yazılarından ölmüş kiÅŸilere muamelelere uzanan çeÅŸitli eylemleri denklemi her geçen gün tersine çevirdi. Burada polisin psikolojisini de dikkate almamak haksızlık olur. Ä°nsanlar bölgeye giderken muhtemelen ve her an ölebilecekleri bilinciyle görev yapıyorlar. En yakın arkadaÅŸlarını kaybediyorlar… Ne var ki polisin kendi psikolojisini ‘rahatlatmak’ üzere yaptıkları, bölge halkının psikolojisini tam aksi yönde tetikliyor. 
Böyle bir ortamda Tahir Elçi’nin ölümü önemli bir sınav teÅŸkil etti. Savcının olay yeri incelemesinin defalarca engellenmesinin bir iÅŸlevi var. Belki muhtemel suçu PKK üzerine yöneltiyor ama bölgede devletin ne denli etkisiz ve güçsüz olduÄŸunu da göstermeye çalışıyor. Bölge halkı karşılarında ‘ciddi bir devletin’ var olup olmadığını sorguluyor… Devlet Tahir’e karşı bir giriÅŸimin olabileceÄŸini nasıl düşünemiyor? Nasıl onu koruyamıyor? Savcılık olay yeri incelemesini sokaÄŸa çıkma yasağı varken niçin yapmıyor? 
Hükümet içinde birçokları ve “kendilerine AK Partili diyenler” PKK’nın apaçık yanlışlarına ve siyasi yozlaÅŸmasına iÅŸaret edilerek bu mücadelenin kazanılacağını düşünebilirler. Ancak siyasi tespitlerle psikoloji aynı yönde gitmiyor. PKK’nın ne olduÄŸu ve ne yaptığı konusunda bölge halkı da büyük çapta aynı teÅŸhislere sahip… Ama esas mesele devlete inanç ve güvenin de aynı hızda yıpranıyor olması. 
Evet, savaşın yeniden baÅŸlamasının ve ölümlerin sorumlusu PKK. Ancak bölge halkının devletle olan mesafesinin artmasının ve hissettiÄŸi yabancılaÅŸmanın sorumlusu AKP… Çünkü yönetiyor. Bu yabancılaÅŸma PKK’nın yeniden ve yeniden savaÅŸ baÅŸlatabilmesinin, yanlışlarının riskini taşıyabilmesinin de koÅŸulu. Sonuçta hayat PKK’nın yanlışlarının unutulduÄŸunu, kanıksandığını, buna karşılık devletten beklentilerin karşılıksız kalmasının ağır ve kalıcı bir tahribata neden olabildiÄŸini ortaya koydu. Bölgeden bakıldığında AKP’nin insani duyarlılıktan siyaset üretebildiÄŸi gözüküyor. Ama siyasetten insani duyarlılık üretmekte de zorlanılıyor. Dolayısıyla eÅŸitlik yönünde atılabilecek ama atılmayan her adım ‘duyarsızlığın siyasallaÅŸması’ olarak okunuyor. 
Hükümet reformlara hazırlanırken ÅŸu noktayı unutmamalı: Yapılacaklar hızla yapılmalı. Yapılamayan reformların da niçin yapılamadığı, hangi koÅŸulda ve ne zaman yapılabileceÄŸi söylenmeli, Kürtlere bir perspektif verilmeli. Aksi halde onları bu PKK’ya rehin vermiÅŸ oluruz.

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.